Wikipedia’da yazdığına göre;
Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB)] ayırır.
Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB’nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur.
Etrafımızda sık gördüğümüz otizmli bireyler bizi ne ölçüde etkiler?
Böyle bir bireyle görüşmemiz nasıl olmalı?
Böyle rahatsızlığı olan bir evladımız, yakınımız varsa neler yapabiliriz?
Öncelikle onun da bu dünyada bir yeri olduğunu, her birey gibi sevgiye, sevilmeye, sayılmaya değer olduğu unutulmamalıdır.
Tabii bununla birlikte ilgi, ihtiyaç, beklenti ve gelişimleri farklı olan otizmli çocuklar hayatı farklı algılamakta ve yaşamaktadır.
Bu yüzden, normal hayatta zorluk yaşamaktadır. Ebeveynlerin ve iletişimde bulunan herbir ferdin bu noktada duyarlı olması ve çocuğun hayatını doğru bir şekilde düzenlemeleri oldukça önemlidir. Çocuğa verilebilecek görevleri içeren planlar yapılmalı ve çocuğun bunları yapmaları sağlanmalıdır.
Herhangi normal bir birey için ne gerekiyorsa o yapılmalı. Ancak otizmli çocuğun gelişimi için şu davranışlara dikkat edilmelidir:
İlk olarak çocuğun durumu iletişim halindeki, etrafındaki bireyler tarafından kabul edilmelidir.
Gün içinde yapacağı tüm faaliyetler saat saat birlikte planlı bir şekilde yapılmalı ve bu plana uymalı.
Yaşam alanları ile ilgili değişikliklerden hoşlanmadığı için sürekli değişiklik yapılmamalıdır. Yapılacaksa da birlikte karar verilmeli, ikna olmalı.
Bu bireylerde tekrarlayıcı hareketler sık görüldüğünden onunla birlikte bu hareketler yerine yapabileceği daha basit hareketler öğretilmelidir. Ama kesinlikle zorlanmamalıdır.
Çocukla sık sık konuşulmalı ama çocuk bu konuda zorlanmamalıdır. Günlük hayatla ilgili konular konuşulabilir. İlgi alanlarıyla ilgili konuşulabilir.
Otizmli çocuklar kendilerini ifade etme noktasında zorluk yaşamaktadır. Bu sebeple, çocuğun konuşması teşvik edilmelidir. Konuşurken dinlemeli, yorum yaparak onun da katılması sağlanmalıdır.
Otizmli çocuklar anlatılanları anlamayabilir; bu yüzden bu durum normal karşılanmalıdır. Farklı konuları algılamada zorluk çekebilirler.
Otizmli çocuklar çok ışıklı ve gürültülü ortamlardan diğer bireylere nazaran daha fazla rahatsız olurlar.
Otizmli çocuklar bazı nesneleri, konuları öğrenme konusunda oldukça hevesli ve ilgilidirler. Onların bu durumu desteklenmeli, teşvik ve takdir edilmelidir.
Otizmli çocuklar ima,mecaz, argo veya esprili anlatımları anlamayabilirler. Bunun için ona ne demek istendiği basit olarak aktarılmalıdır.
Otoriter davranışlardan kaçınılmalıdır. İkna edilmelidirler.
Ceza verme gibi davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.
Otizmli çocuğa ilgi gösterilmeli, sıcak ve anlayışlı davranışlar sergilenmelidir.
Onlara sevgi ile yaklaşılmalıdır.
Onların en çok ihtiyaç duydukları anlayıştır.
Onları anlayın ve anladığınızı onlara hissettirin.
Aslında hepimiz için geçerli olan bu durumlar ve kurallar belki onların dünyasında daha hassas bir yapıya dönüşüyor.
Otizm Farkındalık Günü sadece bugün değil her zaman olmalı.