Hİkaye: Simet Temis (1969-2002)

Çok temiz bir ortamda yaşamış sağlam bir Hristiyan ailenin tek evladıydı. Ailesi onu güzel bir şekilde yetiştirmişti. Sonunda makine mühendisi olmuştu.

eĞİtİm Blogger Şafak

1.Bölüm: Aman Tanrım ne oluyor bana

Bay Temis, o gün kendini bir garip hissediyordu. Çevresinde gördüğü eşyalara, tam ortasından hayali bir doğru çizerek bakıyor ve her şeyi ikiye bölerek görüyordu. Annesinin, babasının ve eşinin fotoğraflarına baktı duvarda, alınlarının tam ortasından bölünmüşlerdi. Halbuki gece fazla içmemişti de. Hem artık sabah olmuştu. İçkinin etkisi bu kadar sürmemeliydi. İki eliyle gözlerini ovuşturarak  ’Aman Tanrım ne oluyor bana’ diye içinden geçirdi. Aynanın karşısında yüzüne bakınca çizginin tam burnunun ortasından aşağı uzandığını gördü. Bu ne güzellikti, yüzünün her iki tarafının aynı olması hoşuna da gitmişti de hani. ‘Tebrikler be Simet Temis. Bu ne güzel burun, ne muhteşem gözler; üzerindeki kaşlar ne güzel bir simetrik dizayn. Ben ne güzel bir adammışım.’ diye düşündü. 

Saatin 09:16’i gösterdiğini görünce ‘bu da mı?’ diye geçirdi içinden. Fakat bir an evvel işine yetişmesi gerekiyordu. Arabasına yaklaştığında tam karşısında duran arabasına da bir çizik atıvermişti tam ortadan.

2.Bölüm: Her şey simetrik

‘Tanrım!’ dedi içinden. Atladı arabasına ve yola koyuldu. ‘Bu nasıl bir şeydir Tanrım. Neler oluyor bana. Her şeyi simetrik görme de nereden çıktı. Etrafımdaki hemen her şeyde bir simetri mi var nedir? Arabalar, yollar, yollarda otobüs bekleyen insanlar, trafik levhaları, ev eşyaları,…

Arabasını park etti yürürken vitrindeki yansımasını izledi, adımları dikkatini çekmişti. Yine tam ortadan bir çizik atmıştı fakat simetri oluşmamıştı kafasında. ‘Oh herhalde kurtulmaya başladım bu işten’ dedi kendi kendine.

İş yerine ulaştı, asansöre bindi. On birinci kattaki ofisine ilerlerken asansördeki boy aynasında tekrar kendine baktı ve tam ortadan bir çizik atıverdi boydan boya. ’Gerçekten sen neymişsin be abi, simetrik bir adamsın. Bu ne ihtişam, eller, kollar, ayaklar, bacaklar. Hepsi bir bütün elmanın iki eş yarısı gibi.’ Kendine olan güveni bir kat artmış bir şekilde, kravatını düzeltirken, omuzları gururla geriye gitti, gayri iradi.

3.Bölüm: Nedir simetri?

‘İnternetten bununla ilgili bir şeyler bulabilir miyim?’ diye düşündü. Gördüğü manzara onu şaşırtmıştı. ‘Meğer simetri sadece bir aynada görüntünün yansımasından ibaret değilmiş.’ diye heyecanlandı.

Yani ofise gelirken yandan gördüğü de simetriye uyuyormuş. Bu Bay Temis’i daha da heyecanlandırdı. Çünkü zaten çoğu şeyi simetrik görüyordu. Artık hemen her şeye bir simetri uyabilirdi. O gün çevresini hep bu gözle inceleyen Simet, aslında bu işten hayli canı sıkılmaya başlamıştı artık. Akşam eve dönerken yine her şeyi simetrik varlıklar olarak görmeye devam etmekteydi. ‘Akşam yemeğini dışarıda yesem iyi olacak, hem günün yorgunluğu atar, hem de biraz kafamdaki düşünceler dağılır.’ dedi ve kırdı direksiyonu bir lokantaya. Lokantanın loş binası gözüne simetrik göründü. İçeri girdi masa, sandalyeler, tabaklar, bardaklar, çatal, kaşık,… her şey yine simetrik göründü gözüne.

4. bölüm: Psikolojik mi?

Yemeğini yerken farklı düşüncelere dalmaya çalıştı. Unutmaya çalışıyordu her şeyi. Tam manasıyla başaramadı. Şaşkınlık yanında bir ürperti oluşmaya da başladı. Geç vakit evine döndüğünde, uzandı yatağına ‘yarın bir psikoloğa görünsem iyi olacak’ düşüncesi ile uykuya dalmıştı.

Sabah erken uyanmıştı. Güneşin ışıkları odayı aydınlatırken odasını, Saat 06:00’ı göstermekteydi. ‘Yine mi?’ diye düşünürken pencereden dışarı baktı.

 Çok farklı duygular içindeydi. Bir yanda anlamadığı bir huzur, diğer yanda içindeki ürperti hala geçmemişti. Güneşin ışınlarını, komşuların evlerini, özenle dikilmiş ağaçları, bahçedeki çiçekleri uzaktan hep simetrik görmeye devam etmekteydi.

 ‘Yokyok olamayacak hemen bir duş alıp hazırlanıp doktora gideyim’ dedi. Duşa girerken, duş kabinini, içindeki armatürü, bornozunu simetrik görmeye devam ediyordu. ’Ne çok simetrik eşya varmış çevremde.’

‘Simet hemen randevu al ve git’ derken saç kurutma makinesin de simetrik olması artık şaşırtmamaya başlamıştı Bay Temis’i.

Psikolog Bay Temis’i dinledi ve anlattıklarını dinledikten sonra ’Sen simetri hastalığına yakalanmışsın. Bu vereceğim sakinleştiricileri kullan, bence biraz çalışmaya ara ver ve uzaklara doğaya, ya da farklı bir yere tatile gitsen iyi olur.’ dedi.

İşleri çok yoğundu, tatile gidecek zamanı yoktu, doktor haklı olabilirdi. Yoğunluğunu azaltmalıydı. Tatil yapmanın şu an için mümkün olmadığını düşündü, fakat hafta sonu en azından pikniğe gidebilirdi. Evet, bu bir başlangıç olabilirdi.

5. Bölüm: Tatil iyi geldi

Hafta sonunu iple çekti. Hazırlıklarını tamamladı. Yıllardır özenerek oluşturduğu kelebek ve böcek koleksiyonuna yenilerini katabileceğini düşünerek ağını almayı da ihmal etmedi. Bol ağaçların, çiçeklerin, böceklerin, kelebeklerin, hatta yaban hayvanlarının yaşadığı bölgeye doğru ilerledi.

Ama hala simetri hastalığı devam etmekteydi. Yollar, ara sıra geçen araçlar, bisikletler, at arabaları,…yine simetrikti.

Piknik yerine vardığında yere serdiği kilimi yine simetrik görünmüştü hem de farklı açılardan. Kilimin üzerine eşyalarını yaydı. Eşyalar simetrikti yine; piknik sepeti, termosu, bardağı,…

Kilimin üzerine uzandı, kuşların cıvıltısını, duymaya başladı gözleri kapalı. Bir an kuşları hayal etti gökyüzünde süzülen kuşları. ‘Hepsi simetrik bir yapıya sahipti, yoksa nasıl dengeli bir şekilde uçabilirlerdi.

Evet denge, denge için simetrik bir yapı gerekliydi, yoksa arabalar nasıl yolda ilerler, uçaklar nasıl uçabilir ve yere inebilirlerdi, ben nasıl yürüyebilirdim…’ Geçmişe daldı çocukluğu gözünün önüne geldi; nasıl yürümeye çalışıyordu, dengeyi sağlamaya çalıştığı, düşüp kalktığı, anne, babasının elinden tuttuğu düşmesin diye. Gözleri dolmuştu uzun zamandır görmediği anne, babası aklına gelince. Bu sırada burnuna konan bir kelebek gözünün önünde duruyordu ’ne müthiş bir simetri dedi’ ortadan koyduğu çizgiyle yine.

Yakalamak aklına bile gelmedi ve uçan kelebeklerin arkasından hayretle bakmaya başladı. Ne müthiş bir manzaraydı. Hepsi bir birinden güzeldi. Etrafına daha bir dikkatli gözle bakınca minik karıncalara, böceklere ‘bu ne müthiş simetri diye’ haykırıyordu.

6. Bölüm: Tabiattaki simetri

Koşarak etrafındaki tüm hayvanlardaki simetriye hayran hayran bakakaldı.

İçindeki huzur doruk noktadaydı. Evet, bu güne kadar sadece refleks olarak dile getirdiği yaratanına imanla dolmuştu bütün benliği. Bulmuştu aradığı gerçeği. Benim yüzümdeki simetriyi koyan zat tüm bedenime de, hayvanlara da koyan zat olmalıydı. Hepsi bir elden çıktığı açıktı. Yaratanın istediği biçimde daha düzgün bir yaşam için söz verdi kendi kendine.

Artık içki içmeyecek, böcek, kelebek koleksiyonuna yenilerini eklemeyecekti. Avlanmayacaktı, hiçbir canlıya kıymayacaktı. Koleksiyonunu ise her açtığında Yaratanını hatırlatması için saklayacaktı. Bu güne kadar bakıp da göremediklerini bu şekilde hatırlayacaktı ve aynı gaflete bir daha düşmeyecekti.

İnternette gördüğü,

M.Ö. 1. Yüzyılda yaşamış ünlü mimar MarcusVitruvius ‘Simetri; mimarinin herbiri bütünle orantılı paya sahip parçalarının harmonisidir.’

Ünlü matematikçi HermannWeil modern bilimde simetriye yüksek bir değer verdi:

‘Simetri, kelimesini geniş ya da dar hangi anlamıyla alırsak alalım,  onun yardımıyla insanın düzeni, güzelliği ve mükemmelliği açıklama ve oluşturma fikri vardır.’

Sözleri diline takılmıştı.

Yaratanına müthiş bir imanla eşyalarını toplayan Bay Temis, hastalığını da çözmüştü. Yola koyuldu hava kararmaya başlamıştı. ‘Buraları gece pek tekin değil, bir an evvel yola koyulsam iyi olur’ dedi.

Asrın büyük düşünürünün dediği gibi ’bir sineğin midesini düşünen zatla, benim ihtiyaçlarımı bilen gören zat’ aynı olmalı. Gerçeğini çok güzel kavramıştı Bay Temis. Çünkü hepsindeki aynı mührü görmüştü.  Simetri mührü.

7. Bölüm: Son çizgi

Karanlık basmıştı. Gece yolda ilerliyordu, Bay Temis. Son çizgiyi kader koyacaktı, yine simetrik bir biçimde. Bay Temis’in karşısına bir yaban geyiği çıkmıştı.

Hemen hayvanlara zarar vermeyeceği sözü aklına gelmişti ve arabayı sol şeride kırmıştı ki, karşı yönden gelen aynı marka bir otomobille burun buruna geldi. Yapacak bir şeyi kalmamıştı ve iki araç kafa kafaya çarpışmıştı. Ve Bay Temis 33 yaşında bir bahar mevsiminde, 30 mart akşam saat 19:05’te yaratanına hızla ulaşmıştı.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.