Diego Mu Maradona Mı

“Diego” ile “Maradona” tüm yönleriyle sunulmuş ve ikisinin zıt kutupları temsil ettiğine ama aynı zamanda da ikisinin ayrı olamayacağına sık sık vurgu yapılmış bir film. 

FUTBOL BLOGGER MEHMED LATİF

 
FİLM: DIEGO MARADONA 2019

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından Diego Armando Maradona’yı anlatan, Asif Kapadia yönetmenliğinde çekilmiş Diego Maradona isimli 2019 yılında çıkan filmine bir bakış…

Diego Maradona’nın daha çok Napoli yıllarının anlatıldığı bu filmde Maradona her yönüyle izleyiciye gösterilmiş. “Diego” ile “Maradona” tüm yönleriyle sunulmuş ve ikisinin zıt kutupları temsil ettiğine ama aynı zamanda da ikisinin ayrı olamayacağına sık sık vurgu yapılmış. 

Maradona ve sorumlulukları

Futbol oynarken ilk amacının ailesine bakmak ve bir ev alabilmek olduğunu belirten Maradona, daha on beş yaşında ailesine bakmaya, büyük bir sorumluluk almaya başlamış. Argentinos Jrs. takımında başlayan profesyonel futbolculuk kariyeri ülkenin en büyük kulüplerinden Boca Juniors’da devam etti. Boca Juniors’da sergilediği performansla FC Barcelona’nın dikkatini çeken Maradona büyük beklentilerle Barça’ya transfer edildi. Fakat Barcelona günleri Maradona’nın istediği gibi gitmedi. Maradona FC Barcelona’da geçirdiği iki sezonu da sakatlıklardan dolayı tamamlayamadı ve zorunlu olarak Napoli’nin yolunu tuttu. 

Zorunlu Napoli Yılları

Napoli’ye zorunlu olarak gittiğini söyleyen Maradona FC Barcelona’dan ayrılmak istediğini ve sadece Napoli’den teklif geldiğini belirtiyor. Napoli’nin o zaman nasıl bir takım olduğunu bilmediğini de söylüyor. 

Maradona’nın ne kadar yetenekli ve zeki bir futbolcu olduğunu söylemeye gerek yok ama son derece şanslı zira eğer aynı şeyleri şimdi yapsaydı yüksek ihtimalle futbolun fiziksel yükünü kaldıramaz ve futbolu bırakmak zorunda kalırdı. 

Napoli ligde hiç şampiyon olamamış bir takımdı. Bir güney takımı olduğu için İtalya’da aşağılanan bir takımdı ve ligde şampiyonluk için bir iddiası yoktu.

Napoli’de yetmiş beş bin taraftarın önünde tanıtıldı. Kulüp onun Napoli’ye iyi günler getireceğini ve ekonomik yönden Napoli’yi çıkmazdan kurtarabileceğini düşünüyordu.

Buna karşın ilk maçlarda art arda kötü sonuçlar alındı. Maradona İtalya futboluna alışmakta zorlanıyordu. İtalya futbolu sertti ve tempo hızlıydı. O dönemle ilgili ‘tekniğimle hızım arasındaki dengeyi bulmalıydım ve bu hiç kolay olmadı’ diyen Maradona, bu dengeyi yakaladığında kendisini buldu ve golleri sıraladı. Önceki sezon ligde kalmak için mücadele eden Napoli, sezonu sekizinci sırada bitirmişti. Ama o sezon daha Maradona için bitmemişti. Arjantin’le kazanması gereken bir Dünya Kupası vardı. 17 yaşındayken kadroya alınmayıp Dünya Şampiyonu olma hakkının elinden alındığını düşünen Maradona’nın istediği tek şey Dünya Kupası’nı kazanmaktı. 

Her Güney Amerikalı Futbolcunun Hayali

Maradona da her Güney Amerika’da doğmuş büyümüş futbolcu gibi Dünya Kupası’nı kazanmak istiyordu. Bu son derece doğal çünkü Güney Amerika’nın kulüp takımları uluslararası arenada pek başarılı değil ve bu yüzden Güney Amerika’dan bir ülkenin ya da Güney Amerika’da oynayan bir futbolcunun adını uluslararası düzeyde duyurabilmesinin yolu Dünya Kupası’nı kazanmaktan geçiyor.

Grubun ilk maçında Güney Kore’yi 3-1’le geçen Arjantin ikinci maçında İtalya ile karşılaştı. Zorlu maçta Altobelli’nin golüne Maradona karşılık verdi ve maç 1-1 beraberlikle sonuçlandı. Grubun son maçında Bulgaristan’ı 2-0 yenen Arjantin grubundan lider çıkmayı başardı. Arjantin son altı turunda ezeli rakibi Uruguay ile karşı karşıya geldi. Arjantin ile Uruguay’ın rekabeti hem Dünya futbol tarihinin hem de Güney Amerika futbol tarihinin en büyük rekabetlerinden birisidir. Her zaman kazanmak için ölesiye mücadele eden bu iki takımın bu seferki raundunu Arjantin kazandı. Çeyrek finalde ise rakip küstah İngiltere’ydi. İngilizler her zaman kendilerini diğer ülke takımlarından daha üstün görmektedirler fakat kazandıkları tek Dünya Kupası’nı 1966’da büyük bir şansla kazanmışlardır. Erken final diyebileceğimiz bu maçta ilk yarı golsüz berabere biter. Ama ikinci yarıda yaşanacaklar futbol tarihine geçecektir. Dakikalar 51’i gösterdiğinde İngiltere savunması topu iyi uzaklaştıramayıp meşin yuvarlağı kendi ceza sahasına doğru havalandırmıştır. Maradona boyu kısa (1.70 bile değil) olmasına rağmen topa kaleciyle birlikte yükselir. Topa yükselir yükselmesine ama topa kafasıyla vuramayacağı aşikardır. Ve tam o anda Maradona’nın aklına şeytani ama bir o kadar da dahiyane bir fikir gelir. Ve topa kafasıyla vururmuş gibi yaparken yumruğuyla topa kaleciden önce dokunur ve top kaleye gider. Gol olmuştur! Maradona hakeme bakarak tribünlere doğru ilerlemektedir ve hakem golü vermiştir. İngiliz futbolcuların hakeme Maradona’nın elle topa dokunduğunu anlatmaya çalışmaları boşunadır, olan olmuştur. Arjantin taraftarları çılgınca golü kutlamaktadırlar ama biraz sonra seyredecekleri şey çok daha olağandışıdır. Dakikalar 55’i gösterdiğinde Maradona topu orta sahada alır ve iki kişiden çevik bir hareketle sıyrılır. Sonrasında bir kişiyi geçer, sonra bir kişiyi daha geçer. Artık kaleciyle karşı karşıyadır ama çalım atmanın zevkine doyamamış olacak ki kaleciyi de geçer ve golünü atar. Dünya üstündeki tüm taraftarlar (elbette İngiltere taraftarları hariç) şaşkınlıkla sevinç arası golü kutlamaktadırlar. O anda taraftarların düşündüğü iki şey vardır: Futbolun harika bir şey olduğu ve Maradona’nın da bu oyundan çok daha öte olan şeyi insanlara öğretmek için gönderilmiş olan bir varlık olduğu. İngiltere maçın 81. dakikasında gol atsa da bu gol onlar için bir teselliden başka bir şey değildir. Maradona’nın attığı iki gol de harikaydı çünkü elle attığı ilk golde “Maradona”yı hileci, sahtekar yanını görüyoruz. İkinci golde ise “Diego” yu sadece futbol oynamak isteyen dahiyi görüyoruz. Filmde de belirtildiği gibi bu maça bakarak Maradona’nın nasıl biri olduğunu anlayabiliriz. Yarı finalde Belçika’yı 2-0’la geçen Arjantin’in finaldeki rakibi Batı Almanya’dır. Batı Almanya son derece güçlü bir rakipti. Maradona finalde hiç gol atamadı ama bu önemli değildi çünkü Brown, Valdano ve Burruchaga iş başındaydı. Batı Almanya iki gol buldu ama bu onlara yetmedi ve Arjantin dünya şampiyonu oldu. Maradona’nın çocukluk hayali gerçek olmuştu. Kupa Maradona’nın ellerinde yükseldi ve Arjantin halkı şampiyonluğu çılgınca kutladı. 

Sonraki sezonda Napoli tarihindeki ilk lig şampiyonluğunu kazandı ve sezonlar ilerledikçe alınabilecek tüm kupaları aldılar. 1989 yılında UEFA Kupası’nı kazandıktan sonra takımdan ayrılmak istediğini başkana kutlamalar esnasında belirten Maradona o sıralar başka şeylerle de meşguldü. Para ve şöhret onun “Maradona” yanını ortaya çıkarıyordu ve 1988’den beri kokain alıyordu. Mafya babası Giuliano onu ele geçirmişti. Maradona kokain istiyordu, fahişe istiyordu ve Giuliano bunları ona temin ediyordu. Kişisel ilişkileri yara aldı,  baba oldu ama o bu durumu reddetti. Şişmanladı ve kendisini kaybetti. Taraftarlar ona Tanrı gibi bakarlardı ama artık bakış açıları değişmişti.

1990 Dünya Kupası

Ve 1990! Dünya Kupası geldi çattı. Fakat bu Dünya Kupası’nın önemi Maradona açısından daha büyüktü çünkü maçların oynandığı ülke İtalya’ydı. Grubun ilk maçında Kamerun’la karşılaşacak olan Arjantin şok bir yenilgi aldı. Maçı 0-1 kaybetmişlerdi. İkinci maçta Sovyetler Birliği’ni 2-0 yendiler ve gruptan çıkmak adına ümitlendiler. Grubun son maçında Romanya ile 1-1 berabere kaldılar. Gruptan zar zor çıkmışlardı ve son 16 turundaki rakipleri güçlü Brezilya’ydı. 81. dakikada atılan golle rakiplerini yendiler. Çeyrek finalde karşılarına Yugoslavya çıktı. Maç 0-0 beraberlikle sonuçlandı ve seri penaltı atışlarına geçildi. Penaltılarda 2-3’lük skorla yarı finale yükselen Arjantin’in rakibi muhtemelen Maradona’nın karşılaşmak isteyeceği son ülkeydi. Hangi ülke olduğunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Rakip İtalya’ydı! Bu büyük maç öncesinde Napoli taraftarları ikiye bölünmüştü: Maradona’nın finale yükselip dünya kupasını kazanmasını isteyenler ve ülkelerinin, İtalya’nın finale çıkıp Dünya Kupası’nı kazanmasını isteyenler. Ve Maradona çok iyi biliyordu ki eğer Arjantin bir şekilde bu maçı kazanıp finale yükselirse zaten Napoli taraftarlarıyla arası çok da iyi değilken taraftarlarla ve dolayısıyla takımla ilişkisi tamamen kopacaktı. Ve beklenen maç başladı. Schillaci’nin golüyle öne geçen İtalya ilk yarıyı üstün tamamladı. Fakat 68. dakikada Caniggia gol atınca skor eşitlendi. Maçın 90 dakikası bu skorla bitti.  Uzatmalarda da skor değişmedi ve sıra penaltı atışlarına geldi. İki takımda ilk üç penaltıyı gole çevirmeyi başardı. İtalya’nın dördüncü penaltısını atan Donadoni penaltıyı gole çeviremedi ve adeta kaderin cilvesi, Arjantin’in dördüncü penaltısını kullanmak üzere Maradona topa doğru ilerledi. Bütün tribünler onu ıslıklıyordu. Maradona çok iyi biliyordu ki eğer bu penaltıyı gole çevirirse Napoli taraftarları asla onu affetmeyecekti. Maradona topa doğru koştu, topa vurdu ve top ağlarla buluştu. İşte o an Maradona’nın Napoli taraftarları tarafından idam edildiği andı. İtalya’nın beşinci penaltısını kullanmak için topun başına Serena geldi. Penaltıyı gole çeviremedi ve Arjantin önceki Dünya Kupası’nda olduğu gibi yine finale yükselmişti. Finalin adı aynıydı: Batı Almanya ve Arjantin. 65. dakikada 10 kişi kalan Arjantin 85. dakikada Brehme’nin golüne engel olamadı ve 1-0 yenildi. Şampiyonluk hayali sona ermişti.

Zor yıllar

1991 yılında ise Maradona için çok kötü şeyler oldu. Yaptığı bir telefon görüşmesinde fahişe ve kokain istediği tespit edildi ve futboldan uzunca bir süre men edildi. Filmin sonunda yıllar önce reddettiği oğlunun kendi oğlu olduğunu kabul etti ve bir nevi mutlu sonla bitti. 

Maradona’nın ne kadar yetenekli ve zeki bir futbolcu olduğunu söylemeye gerek yok ama son derece şanslı zira eğer aynı şeyleri şimdi yapsaydı yüksek ihtimalle futbolun fiziksel yükünü kaldıramazdı ve futbolu bırakmak zorunda kalırdı ya da asla bir efsane olamazdı.

Hepimiz Maradonayız hepimiz Dieogoyuz

Bu film aslında hepimizi anlatıyor. Hepimizin içinde bir “Diego” ve bir “Maradona” var. Bizim kendi hayatımızda yaptığımız tercihler, hayatta kendimize çizdiğimiz yol bizim “Maradona” ya da “Diego” yönümüzü ortaya çıkarıyor. “Diego” olmamız dileğiyle…

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.