“Müzik sonuna kadar senin tek dostundur” diyor esrik ezgilerin büyüleyici şairi Jim Morrison. Kendi yolculuğumuzda nasıl da engellerle karşılaşırız, dünya bitmek tükenmek bilmeyen işler ve geleneklerin düzen ısrarıyla bir bunalım uyuşukluğuna hapsetmek ister bizi. Müzik, günleri kalbe götüren bir arkadaş, boğucu telaşları tatlı rüzgarıyla alıp götüren yoldaş. Hangi tür olursa olsun hayatımıza şifa dolu nefes. Pencerelerimizi yeni türlere de açık tutmalıyız elbette! Hiç tahmin etmediğimiz müzik türleri ve gruplar bize yeni kapılar açabilir, örneğin metal.

“Müzik sonuna kadar senin tek dostundur” diyor esrik ezgilerin büyüleyici şairi Jim Morrison.
“Müzik sonuna kadar senin tek dostundur” diyor esrik ezgilerin büyüleyici şairi Jim Morrison.

Metal müzikte bambaşka bir enerji, sıradan yaşamların peşinden gitmeye korktuğu hayaller, bazen biraz karanlık tutkuların arayışı, isyanı var. Bu isyanın çığlığı yüksek olmalı ki bir kalbi olduğunu herkes hatırlasın ve hoş kokulu gibi görünen içten içe çürümüş zorunlu yaşam kabuslarından uyanılsın. O halde yeni pencerelere!

İskandinav metal grupları bu türün en benzersizleri olarak düşünülebilir. Kendi efsaneleri, mitleri ve geleneksel tınılarıyla beslenen bu gruplar bizlere büyüleyici bir müzik tecrübesi sunuyor. Amorphis bu grupların en iyi temsilcilerinden. 1990’da müzik hayatına başlayan Finli grup adını “şekilsiz, biçimi olmayan” anlamında Yunanca bir kelime olan “amorphous”tan alıyor. Death metal grubu olarak müzik yaşamına başlayan grup, ikinci albümleri “Tales From The Thousand Lakes” le geleneksel folk, psikedelia ve metali birleştirdi. 1994’te yayınlanan bu albümde grup Fin destanı “Kalavela”yı kullandı. Grubun şarkılarında mitolojik ögelerin önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Klavyenin soundlarına büyük bir katkı sağladığını belirtmek gerek. Sonuç olarak da bizi “Yıldızların Arasında”, “Amongst Stars” gezdiren nefis tınılarlayız. 

Grubun şimdiye dek çıkardığı ondört albümü var. Grubun üyeleri yıllar içinde değişti elbette, ancak şu an vokalde Tomi Joutsen, gitarda Esa Holopoiner, ritim gitarda Tomi Koivusaari, geri vokal ve bas gitarda Oli Pekka, klavyede Sande Kallio, davulda Jan Rechberger var. 

2019’da bir önceki albümleri “Queen of Time”ın tanıtım konserleri kapsamında ülkemize de gelen grubu İzmir’de dinleme fırsatı bulmuştuk. Unutulmaz bir tecrübe yaşatan grup, konserin sonuna tükenmeyen enerjileri, inanılmaz performansıyla bizleri ışıkla dolu diyarlara götürüp müzik gelgitleriyle sarhoş etmişti. Sıcak ve samimi tavırlarıyla seyircilerle harika bir atmosfer oluşturan üyeler, eski ve yeni albümlerinden eşsiz şarkılarla yüreklerimize  yaşam parıltısı pompaladı. Yüzlerimiz ışıl ışıl çıktık geceye, ama konserin bitişi bir keder dalgasıydı elbette. Amorphis ah, gerçek bir metal efsanesi, diliyoruz ülkemizde yeni konserlere! 

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.